Kadıköy- Göztepe'ye taşındık, mahallede can ciğer olduğum 10-12 arkadaşımın hepsi koyu Fenerbahçeliydi, tek başıma sürekli tartışma içinde bulurdum kendimi. Maç dönüşlerinde ellerinde meşalelerle karşılarlardı beni apartmanın önünde. Annem balkondan aman evladım yapmayın minvalli seslense de çocuklar "Serra teyze şakalaşıyoruz" diyip devam ederlerdi. Biz galip gelsek durmazlardı evlerine giderlerdi. Ben yine tek.. Beşiktaş sevdasını abarttığım zamanlar çok oldu, deplasmanıydı, kavgasıydı, dövüşüydü... Annemin yüreği ağzında dönüşlerimi beklediği yıllar çoktu.
Süleyman hep başbakan diye bir şarkı vardır, Demirel'in sürekli gözümüzün önünde olmasına ithafen yapılmış, bizim de Süleymanımız vardı. Gözümü onunla açmıştım. Seba hep başkandı... Sonra birgün, önce Beşiktaştan sonra hayatımızdan çekti gitti.. O gündür nefes alamadık... Gelenler gidenler oldu, yaşanan güzellikler, şampiyonluklar oldu. Fakat gelen, istediğimde hep giderim dedi. Bana acı gelen, gidenin tvden bile BJK maçı izlemediği hissiyatıdır, çok üzülürüm buna. 40 yıldır hayat rotamı saatlerine ayarladığım Beşiktaş'ın başına geçip devamında yok sayanlara katlanamadım...
Beşiktaş'ın hiç ekmeğini yemedim, hep ekmeğimi böldüm, harçlık ayırdım, maaş ayırdım... Peşine 7 düvele gittim. Benim sevdamı yönetenlerin Beşiktaş'ı benden çok sevmesini diledim ki içim rahat etsin...
Bu hislerle seçime oy vermeye gittim. Dernek bilmem, yönetici tanımam, tamamen samimi hislerimle gençlerin bulunduğu farklı bir bakışla bezenmiş olduğuna inandığım listeye oy verdim.. Başkandan ve listeden tek isteğim icraatlar yapılır geçer de, birgün yönetimi bıraktığınızda gelin Dolmabahçe'de maç izleyin..