22 Ekim 2020 Perşembe

 


                                TANIŞMA


                                              

Amazon'dan sipariş ettim yukardaki kitabı, memlekette yok, hayatımda ilk defa yurtdışından kitap getirttim, çok havalı :). Kitabı aldıktan sonra tanışmamız geldi aklıma, yazıya dökeyim dedim Maradona'yı anlatacak halim yok zilyon yazı vardır hakkında, zaten anlatmaya çalışssam yazıyla çok zor...

Bir büyük rakı, 2 paket Samsun sigarası dedi babam. Üsküdar Tunusbağı'ndaki apartmandan çıkıp yaklaşık 100 metre ötedeki bakkala gittim. Kahverengi etiketli Yeni Rakı şişelerini gazeteye sararlardı o zamanlar. Bakkal şişeyi sardı, dönüş yolunda şişeye sarılı gazeteye ilişti gözüm, bir gün öncesinin gazetesi, spor sayfasına denk gelmişiz şansa. İlkokul 1. sınıfı yeni bitirmişim, taze okuyucuyum yani, koca başlığı şişeyi döndürerek okuyorum yolda. "Almanlar Maradona'yı kilitleyecek" yazıyor başlıkta. Dünya Kupasının o günden önceki kısmını hiç anımsamıyorum ama Maradona'yı biliyorum duymuşum. Enteresan geldi nasıl durduracaklar ki? Çok iyi topçuydu Maradona, öyle biliyoruz... 

Final akşama, büyük rakının müsebibi o maç. Bir an seviniyorum, izleyeyim ben de maçı Maradona'yı görürüm!. Babam masaya kuruluyor, sofra hazır. Ben Arajntin'i, dürüst olayım Maradona'yı tutuyorum, zira ne Arjantin'i bilirim ne de geri kalan topçularını. Babam üniversite arkadaşlarıyla çırçır kahvehanesinde izlediği 1974 finalinde Hollanda'yı tutan bütün kahveye karşı Müller ve Almanya iddiasıyla ünlenmiş biri. Fanatik Almancı. Maç başlıyor, o yaşta ne kadar anlayabilirsem o kadar anlamaya çalışıyorum olan biteni, Maradona hakkaten ortada yok. Bana göre maç başlar başlamaz gol atmalıydı... ilk yarının ortalarında Arjantin bir kafa golü atıyor. Ben seviniyorum ama Maradona hala yok... İkinci yarı bir gol daha yine Maradona'yı duymadık, Burruchaga, Valdano isimleri dönüp duruyor kafamda. Ben Arjantin'den ziyade Maradona'yı takip ettiğim için bir hayal kırıklığım var, heralde gerçekten gazetede yazdığı gibi kitlediler... 

Maç 2-0 Arjantin kazanacak maçı gibi. Babam rakının da etkisiyle Almanlar bırakmaz maç dönecek görürsün gibi bişeyler söylüyor. O söyledikce ben daha bi Arjantinli oluyorum, Maradona'yı salıp mavileri tutmaya başlıyorum, bu maç dönmez alır Arjantin! Maçın son 15 dakkası Dünya Kupaları tarihinin en hareketli maçı sanırsam. Almanlar kornerden bir gol atıyor, babam ayakta "dönecek diyorum" diye bağırınıyo. Devamında bir korner ve bir gol daha 2-2!. Babam bu defa bildiğiniz evde tur atıyor goool diye bağıra bağıra. 74 finalindeki arkadaşları yanında olmadığından olsa gerek 7 yaşındaki oğlunu muhattab alıp bana çemkiriyor nasıl koyduk gibisinden. Ben de taraf tutan reaksiyonu göstererek hırsımdan sinirimden ağlamaya başlıyorum, ben ağlamaya başlayınca gürültü patırtıdan olsa gerek küçük kız kardeşim de ağlıyor, devreye annem giriyor o babama söyleniyor, babam sakinleşmeye çalışıyor  Meksika'da oynanan Arjantin-Almanya maçı Üsküdar'da çekirdek bir ailenin kısa süreli çalkalanmasına sebep oluyor. Ortalık sakinleşiyor çok kısa bir vakit içinde Burruchaga! 3. golü atıyor. Bu sefer ben, az önce içten ağladığım şişmiş suratım ve gözlerimle goool diye bağırıyorum bu defa babam olgun evde herhangi bir sorun olmadan gol sevinicini tamamlıyorum. Maradona'yı çoktan unutmuşum Arjantin'in galibiyeti çok önemli. 

Maç öyle bitiyor ben hakkaten Maradona'yı kitlemişler gol atamadı diye düşünürken kupa onun ellerinde havalanıyor. Meğer asist denen bişey varmış, Maradona aslında orta saha imiş. Bunları belli seneler sonra öğreniyorum. Babamın üniversite arkadaşlarının 74 finali intikamını o akşam alıyorum. İtalya 90'da 11 yaşımda iken babamın nasıl rövanşı aldığını da ayrı bir yazı da paylaşırım, belki de paylaşmam sonu çok da iyi değil.

29 Haziran 1986, o gün  aklıma düşüyor Arjantin mavisi, Diego güzellemeleri. Yine sonradan öğreniyorum ki o kupada atılmış dünyanın gelmiş geçmiş en güzel golleri. Keşke daha önce alsaydım rakıyı belki çeyrek finali de canlı izlerdim...





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder