28 Mart 2009 Cumartesi

Endülüs'de raks...

Yine çok tarzım olmadığını söyleyerek başlayacağım ya okuyanlar "tarzın ne?" diye soracaklar. Bu blog olayı biraz objektfileştirdi beni heralde, tarz konusunu kaldırdım ortalardan.
Dersimiz İspanya, mekan Endülüs'ün kalbi Madrid. Yaklaşık bir haftadır seçim tartışmalarından fırsat bulup motive olmaya çalıştığımız maç hani. Öncelikle milli maçın ardından bir de seçim olması bu ligsiz hafta sonunu biraz olsun renklendirmiş oldu söylemeden geçemeyeceğim... Neyse dönelim konumuza;Bu hafta dikkatimi çekti ki milletçe İspanya hayranı olmuşsuz da haberimiz yokmuş. Biz ne küçük, ne zayıf takımmışız öyle, Torresler'i, Villalar'ı, Xaviler'i nasıl tutacakmışız da, taş gibi İspanya defansını nasıl aşacakmışız da... Böyle giden tonla senaryo. Doğru İspanya güçlü bir takım, doğru, alternatifli kadroları var, doğru Barnebau gibi baskılı olmasa da ürkütücü bir atmosfer var. Devamın da "amaaa bizim de cesur kalbimiz var" popülistliği yapmayacağım fakat tahmin edildiği kadar silik bir Türkiye'de beklemiyorum sahada bunu kesin söylemeliyim. Dün Ntv Barnebau'dan canlı yayın yapıyordu. Hakan Ünsal, Rıdvan ve Sergen'le beraber... 3 büyük kulübümüze malolmuş üç büyük isim. Öyle teknik analizler geldi ki bu üçlüden bazen durup düşündüm gerçekten yorumculuk yapmasalar mıydı acaba diye... Özellikle Hakan Ünsal'ın futbolcularımızın buranın Barnebau olduğunu unutmamaları ve bu statta İspanya Milli Takımı ile bir daha karşılaşma şansları olmayacağını bilmeleri gerekir demesi... Ben böyle bir motivasyon şekli görmedim açıkçası. Yani topçularımız tursitik geziye gelmiş gibi "ya bu buraya bi daha geliriz gelmeyiz belli olmaz, tadını çıkarayım" formatında mı oynasınlar? Biz bunları 13 sene önce aştık zannediyordum, maalesef hala aynı zihniyette olan insanlar varmış aramızda. San Marino'muyuz biz Barnebau'da oynamak bile bizim için şereftir muhabbeti yapalım? Ya da Liechtenstein ile şehir stadında oynadığımız bi maça oyuncularımız ehemmiyet vermesinler mi? Çok üzerinde durdum ama çok da canım sıkıldı açıkçası...
Gelelim maçın teknik, taktik kısmına. Gözümün gördüğünü, dilim döndüğünce anlatmak isterim bu konuda. Kadrolar netleştiğinde anladık ki İbrahim Üzülmez bu takıma Hakan Balta'nın alternatifi değil, bildiğimiz sol bek olarak gelmiş. Milli Takımın'da dahi İbrahim Üzülmez ile oynama zorunluluğunu yaratan topçu kıtlığımız konusunu başka bir yazıya atarak devam ediyorum. Geri dörtlünün şokunu üzerimden henüz atmışken, çift forvet şokuyla sarsıldım, şoktan kastım, böyle olmamalıydı değil, cidden şaşırmış olmaktan ileri geliyor. Yoksa bal gibi olur. Semih indirir Nihat vurur, Arda-Tuncay besler vs. vs. ama biraz ofansif bir takım olduğumuz kesin. Ben bu konuda "şimdi Del Bosque düşünsün" derim, zira en az benim kadar şok olmuştur eminim. Startejisini değiştirir mi? Sanmam ama tedirgin olduğu kesin. İspanya defansı, teknik kapasitesi yüksek dört ofans oyunucumuz karşısında kaptanları Pujol olmayınca organize olmakta zorlanabilir bence... Sonuç olarak Fatih Terim bu kadro tercihi ile İspanya'dan çekinmediğimizi belirtmiş oldu. Muhtemelen, İstanbul'da da benzer kadro sahada olacaktır... İspanya'ya yenilebiliriz, belki farklı da yenilebiliriz ama Madrid'den 3 puanla da dönmemiz bugün İspanya hayranlığı yapanları şaşırtmasın...

5 yorum:

  1. Sonu böyle biten yazılardan nefret ediyorum. 5 de yiyebiliriz ama yenersek kimse şaşırmasın. Sporx'de Esat'ın FB yazıları da öyle. Sayar sayar ama bu FB yenerse kimse şaşırmasın der. Yenerse de bak ben demiştim der. Futbol 3 sonuçlu bir oyun. Elbette mucizeler olur. Ama sana sorarım Fuat kardeşim, bahis mafyası geldi, elinde ne varsa aldı, kafana silahı dayadı, 1 maç oynama hakkın var tutarsa herşeyini geri verecez diye, kime oynarsın bu maçta? Bana bunu söyle :) Elbette gönlümüz TR'den yana. Sen dersen ki ben gönül adamıyım, o zaman o son cümleyi yazmayacaksın, diyeceksin ki biz bunları yeneriz ya da en azından berabere biter.

    Çok çok heyecanlıyım maç için. İyi hissediyorum. İyi hissediyorum çünkü arda emre tuncay iyi iş yapabilir. Defans kurgusu konusunda sana katılıyorum. Zorunluktan stoper oynayan H Balta'yı milli takımda yine stoper oynatması bence büyük büyük bir risk. GS'nin oynadığı maçlarda leblebi gibi gol yediğini düşünürsek Emre - Hakan Balta gerçekten İspanya'nın hızlı forvetleri karşısında çok ama çok zorlanacak. Bunun için alim olmaya gerek yok. İ.Üzülmez için ayrı bir yazı yazacaksan, altına Sabri'yi de eklemeni istiyorum. Yapacağım yorumlar var, biraz küfürlü :P

    YanıtlaSil
  2. Açıkçası yorumunda haklısın, okuyunca söylediğin şeyleri uyandırması çok doğal. Fakat yazdığım yazının amacı bahis olmadığı için, banko Türkiye demem mantıksız olacaktı. Yoksa dediklerin aklıma gelmedi değil. Ortalama yazılar yazmaya dikkat ediyorum, bu da bu sonucu doğuruyo sanırım :)

    Bu bahis mafyası kalkıp bana ya İspanya, ya Türkiye karşılığında herşeyin derse elbette oyumuzu "Spain" die kullanırız. Fakat adı üstünde "bahis" mafyası ise, bu maç için bana demeliler ki; İspanya kazanırsa arabanı alırız, Türkiye yenilmezsse ev veririz. Ben de o zaman yenilmeyiz abi derim.

    Bu kadar Milli Takım istekli yazmamın sebebi de biraz tepkisel oldu aslında. Acayip bi gözümüzde büyütme durumu. O Hakan Ünsal'ın yorumu çok koydu bana abi :), yoksa Milli Takım aşkım bu aralar buğulu. Biraz önce La Coruna'da yaşayan bi arkadaşımla konuşuyordum, burda herkes tedirgin diyor maç için, Türkiye'yi kesin yeneriz diyenler de vardır mutlaka ama özellikle basının temkinliliğinden bahsetti. Hoş La Coruna halkının Türkiye sempatisi de malum ;)

    Konu dışına çıkmadan toparliym. Maç zor, ama iki taraflı da zor, Ramos'a dikkat, bugün kart gördürttürecek Arda ona...(bak iddalı bir yorum)

    Bu arada İbrahim Üzülmez'in yanına Sabriyi'de koyalım bir de Fenerli bulduk mu güzel bi üçlü, güzel bi yazı olur ;)

    YanıtlaSil
  3. İspanya'dan puan alır mıyız bilemem ama ezik bir futbol sergilemeyeceğimize eminim. Tek endişem defans dörtlümüz. Özellikle Torres ve Villa gibi iki hızlı ve teknik forvet oyuncusuna karşı bu defans ne kadar başarılı olur bilemiyorum. Keşke Fatih Hoca inadından vazgeçseydi de en azından bu maç için Toroman'ı kadroya alsaydı.

    YanıtlaSil
  4. O konuya da değinecektim uzun olur diye girmedim. Hocam, Hakan Ünsal ve Sergen. Lütfen. Ne yorum bekliyorsun ki? Nasıl bir akıl yürütme bekliyorsun. Bunlar eğitim, düşünce yapısı ve zeka olarak ortalama Türk futbolcusu. Daha da öte ortalama Türk. (oyun zekasından bahsetmiyorum.) Böyleyiz ortalama olarak. Var mı itirazı olan :)

    YanıtlaSil
  5. Bu maç için fark da yiyebiliriz, yenersek de kimse şaşırmasın demek gayet doğal ve mantıklı, zira gezegendeki en garip performanslı milli takıma sahibiz. Üstelik yıllardır bu böyle. 2002'nin şampiyonu Brezilya'ya turnuvada 2 maçta da sahayı dar eden de aynı milli takımdı, Kostarika maçında son saniyede adamlar boş kaleye golü atabilse o kupadan elenecek olan da. Geçen Avrupa şampiyonası elemelerinde yaptıklarımızdan tutun da finallerdeki maçlara kadar sayısız örnek var bu "istikrarsızlıktaki istikrarla" ilgili. Bir ekole sahip olmamamızdan tutunda milli duygularımıza düşkünlüğümüze kadar birçok faktör var mutlaka bu durumu yaratan. Futbolu gerçeklerini gözönüne aldığımızda, biz iyi mücadele ederiz ortasahada iyi basarız, oyunda kafa kafaya gözükürüz, araya atılan bir iki topta Emre'yle Hakan'ın yaptığı hatalarla da 2 veya 3-0 kaybederiz maçı.Olur da denk gelirse de arada bir tane sıkıştırırız sonlara doğru. Ama yine de tahmin yaptığınız maçın taraflarından biri Türkiye'yse, Gürcistan maçı da olsa İspanya maçı da, konuşmadan bir yutkunmakta fayda var.Boşuna "Comeback Kings" demezler bir takıma.

    YanıtlaSil