4 Haziran 2010 Cuma

Denizli'nin gitmesi neden üzücü?



Mustafa Denizli Beşiktaş'a geldiğinde çok da mutlu olmamıştım açıkçası. Çalkantılı günlerde bir sürü spekülasyon altında ne yapar ne eder sorusu ile kendisini sevip sevmeme konusunda kararsız kalmış bir taraftar oluşumunun önünde kalması zaten kaybedilmiş sandığımız sezonda beni iyiden iyiye umutsuzluğa itmişti beni.

Ancak sezon ilerledikçe yavaş yavaş birşey farkettim. Beşiktaş basında hiç olmadığı kadar desteklenmeye, yorumlar ılımlılaşmaya hatalar sıkıntılar ört bas edilmeye başlanmıştı. İşte o an Mustafa Denizli'yi sevdiğim andır. Beşiktaş'ın medyada yıllarca ezildiği halden kurtuluşunun müsebibib olması sebebiyle baş tacı edesim geldi kendisini. Şansal, Erman, İbrahim Seten ve Mustafa Denizli sürekli beraber yemek yiyordu Erman gibi bir Beşiktaş düşmanı dahi duruldu eleştirilerinde. Sabah radyoda dinlediğim vatandaş bile hoca aşağı hoca yukarı Beşiktaş sempatizanı olmuştu. İşler tıkırındaydı açıkçası.




İşte Beşiktaş'ı şampiyon yapan gerçek tam olarak buydu. İddia ediyorum Mustafa Denizli yerinde Tigana olsa ikinci devredeki Fenerbahçe veya Bursa maçlarından sonra ipi çekilirdi. Yapı itibarıyla zaten kolay etkilenebilir bir mantaliteye sahip Demirören basın müdürü kankilerinin gazıyla çoktan kovardı hocayı. Buna mahal vermedi Denizli. Ne taktik, ne teknik, ne saha içi organizasyon, ne de idman programı(ki zaten herkes Mustafa Denizli'nin bu konularda çok da iyi olmadığını bilir), alayı yalan gerçek olan takım üzerindeki özgüven ve yaratılan "şampiyon Beşiktaş" sinerjisi idi.

Türkiye'de basın üzerinde bu kadar etkili iki isimden birisidir Denizli. Bu sebeple gidişi Beşiktaş için ciddi kayıptır ciddi üzücüdür. Medyadaki etkinliğini kaybetmiş bir Beşiktaş'ın yeni bir hoca ila başarılı olmasını çok çok zor görüyorum.

Çünkü Beşiktaş'ın muazzam bir tenkit potansiyeli vardır. Bu öncelikle kendi içinden çıkan klişeleşmiş kalıplarla hareket eden bir güruhun anti-başkan, anti yönetim söylemleriyle başlayan ve bundan yüz bulan medya kargalarının yüklendikçe yüklenmesi sonucu genelde takımı ligden kopartmayla sonlanan bir süreçtir.

İşte Quaresma transferinin gerçekleşmemiş olması düğmeye basılması için çok uyun zamandı. Tam ertesinde Mustafa Denizli de ayrılınca kargalara malzeme bol miktarda çıkmış oldu. Quaresma transferi başarısızlık değildir adam gelmek istemedi yapacak bir şey yok. Ben hiçbir yöneticinin ağzından bu transferi bitiridik söylemi duymamıştım zaten. Sadece yasal süreç olan borsaya görüşme bildirimi yapılmıştı. Bunu, algılama başarısı yüksek(!) olan medyamız transfer bitti nidalarıyla duyurdu ve taraftara da bi güzel verdi gazı. Transfer olmayınca da basiretsiz-beceriksiz yönetim diye taraftarın önüne yine başkan atıldı. Denizli ile yolların ayrıldığı ilk duyulduğunda dahi kimse detayını öğrenmeden başkana yüklenmişti ki gerçek ortaya çıktı. Son perde de Schuster mevzusund oynanıyor inanılmaz çeşitli eleştiriler, inanılmaz tenkitler sonuç: tü-kaka Demirören.



Başkan ne yapsın? Denizli sağlık sorunlarından sebeple bırakıcam diyor. Yeni hoca gerekli hem de acil gerekli takım 20 gün sonra toplanacak. boşta ve uygun olduğunu düşündükleri Schuster ile görüşüyorlar. Bir de Stuttgart'ın sağ açığı Hilbert işin içine giriyor buyrun size süper bir Alman temelli takım. Kaldı ki çok iş yapabiecek bir takım.

Dilimizde tüy bitti iki yıldır, medyanın bu gereksiz gazına Beşiktaşlılar gelmesin diye. Beşiktaşlı görünüp işleri sadece takımı ve başkanı eleştirmek olan arma sevgisinden yoksun gazetecileri aramıza almayalım taraftarlık olgusunu onlara tattırmayalım dedik. Mehmet Demirkol gibi etkin kalemlerin kasıtlı ve yalan temelli karalamalarına inanmayalım istedik. Hala da istiyoruz. Beşiktaş taraftarı formanın peşindedir içindekinin değil. Başkanlık makamı da şahısların değil Beşiktaş kulübünün makamıdır. Dolayısı ile Saygı gösterilmesi gereken şahıslar değil Beşiktaş kulübü başkanıdır. 3 günlük çakma gazetecilerin şaklaban yazılarına alet olamaz etmemeliyiz de.

Beşiktaş bugün Mustaf Denizli'nin söylemiyle tüm planını programını en erken yapmış olan kulüptür. Dolayısıyla Kimse kimseyi kandırmasın o yönetim kurulu olmasını istedikleri kadar geri zekalı değil. Biz başarısız olduğumuz gün eleştirelim testi kırılmadan dövmek niye?



Gazetelerde-televizyonlarda-radyolarda yer sahibi gazetecilerin bu iğrenç sololarını gün itibarıyla duymak Mustafa Denizli'nin gitmesine üzülmek demektir. Biz safları sıklaştıralım, ne kadar sıkı olursak o kadar zor çözülürüz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder