23 Temmuz 2009 Perşembe

San Marino yapıyor, ya biz?

"Sportif başarının önem derecesi ve sonuçları her coğrafyada farklı algılanır. Kimi ülkeler siyasi ve politik alanda alamadıkları başarıları spor sahalarında ararken, kimi ülkeler salt bir spor müsabakası ve onun başarısı gözüyle bakarlar bu mücadelelere. Bu gibi durumlarda aklıma hep 80’li yıllardaki Türk Milli Takımı gelir. Hani Avrupa futbol sahnesinin en zayıf takımıyken aldığımız bir Demokratik Almanya galibiyeti ile “Avrupa Birliği’ne futbolla girdik” minvalli başlıkların atıldığı dönemler... O günlerden sonra ciddi bir sportif kalkınma ve bilinçlenme ile 20 yıl içinde belki de Avrupa’nın bu alandaki en büyük atılımının gerçekleştirilmesi... “Nasıl oldu?” sorusunun cevabı çok basit aslında; Var olan potansiyelin edinilen tecrübeyle birlikte bilinçli bir şekilde işlenmesi ve açığa çıkarılması. Bu durum Türkiye’nin bir şansıydı, çünkü futbolda ne kadar geri kalmış olursak olalım bilinçlendiğimizde kullanabileceğimiz bir hammaddemiz yani insan gücümüz her zaman vardı.


Ya o insan gücüne, o potansiyele sahip olamayanlar? Onlar 2000’li yıllarda 80’lerdeki Türk Milli takımı tadını veren, futbol kalitelerini geliştirmek için belki o zamanki Türkiye’den bile çok çabalayan ama elde olmayan sebeplerle belli mesafelerden ileriye gidemeyen ülkeler...
İşte San Marino bu konudan bahsedilirken akla gelen ilk ülkelerden biri, belki de ilkidir. Avrupa futbolunu milli takımlar düzeyinde takip edenler onların ismini birçok Avrupa ülkesinden daha çok duymuştur, farklı mağlubiyetlerinden ve başarısızlığından sebeple... Avrupa ve Dünya şampiyonası elemelerinde aynı gruba düşülmüş ise grup puan hesaplamaları yapılırken geri kalan 52 Avrupa ülkesi tarafından da karşısına 6 puan yazılan, Avrupa futbol tarihine 13–0 gibi flaş skorlar armağan eden. Daha da önemlisi hasbelkader berabere kaldığı takımların teknik direktörlerinin kariyerleriyle oynayan bir ülkedir San Marino.


İtalya’nın Ortadoğularında bir yerlerde konuşlanmış, Çizme’nin yüzlerce kasabasından biri büyüklüğünde, 30.000’lik nüfusuyla, mahalle maçlarında ağabeylerin arasında küçücük boyuyla çırpınan, istekli ama güçsüz çocukları andırır. Zaten bütün bahtsızlığı da küçüklüğündedir, potansiyelsizliğinde yani. Yoksa kıtanın geri kalanından ne futbol hevesi ne de sevgisi bakımından hiçde farkları yoktur. Hani yüz ölçüm/mevcut spor alanı oranını rakamlaştırdık mı birçok Avrupa ülkesini geri de bırakacak kadar da önceliklidir spor, ya da futbol diyelim, zira San Marino sporu şimdilik futboldan ibaret...

Bilinenin aksine San Marino en eski Avrupa devletlerinden biri. Hatta Dünyanın ilk cumhuriyet ülkesi olarak kökeni 300’lü yıllara dayanıyor. Küçüklüğünden sebeple de çok fazla kaale alınıp savaşılmadığı için köklerini koruyabilmiş ve bugünlere getirmiştir. Dolayısıyla ülkenin futbol tarihi sanıldığı gibi 15–20 yıllık değil tamı tamına 78 yıllıktır. Evet, San Marino futbol federasyonu duyanları şaşırtan bir olgunluğa sahip olarak 1931 yılında kurulmuş. Fakat federasyonu kurduktan sonra yetkililerin aklına bir milli takım kurmak 55 yıl sonra gelmiş.


Yani San Marino futbol federasyonu sadece resmi kuruluşunu ilan eden bir kaç resmi evraktan ibaretmiş bu süre boyunca. 1986 yılında derme çatma bir federasyon binası ve aynı sıfatta bir milli takım ile Kanada Olimpik milli takımının karşısına çıkmışlar ve 4-0’lık bir mağlubiyetle merhaba demişler futbol yaşantılarına. Bu gayrı resmi karşılaşmadan sonra San Marino futbol federasyonunun ilk hedefi UEFA tarafından kabul görmek olmuş. Yapılan ısrarlı başvurular sonucunda San Marino kendi gibi birkaç mikro devlet ile beraber 1988 yılında UEFA ve FİFA bünyesine kabul edilerek ilk emeline ulaşmış. Bundan sonrası herkesin yakından bildiği bir hikaye. 1-0’lık Liechtenstein galibiyeti, deplasmanda Letonya ve kendi evinde Türkiye beraberliği. Geri kalan ise sadece hüsran...


San Marino ile ilgili asıl merak edilen ise işin perde arkasındaki kısmı. Madalyonu tersine çevirdiğimizde hiç de dışardan görüldüğü gibi içler acısı bir durum yok. San Marino futbolu 1988 yılını milat kabul edersek gelişiminin en başlarında henüz... Özellikle zihinlerdeki, “Dünya Şampiyonu ülkenin topraklarının tam ortasında bulunup, bu kadar başarısız olmanın sebebi” sorusuna verdikleri cevaplar tatminkar. İtalya’daki lisanslı sporcu sayısı San Marino’nun nüfusunun çok çok üzerinde, San Marino sınırlarında ise sadece 700 lisanslı sporcu var. Sonuç en başta bahsettiğimiz potansiyel konusuna geliyor. Yani İtalya sınırlarında olmak onlar için hiç fark etmiyor, çünkü İtalyanların suyunu içen vatan evladı çok az... Bu hiç yok anlamına gelmiyor tabii ki.


Ülke federasyonu resmen kurulmadan önce, İtalya’da yetişen oyuncuları var. Bunlardan en önemlisi Massimo Bonini: 80’li yıllarda yedi yıl boyunca Juventus forması giymiş, bu takımla Şampiyon Kulüpler finali oynamış ve San Marino vatandaşı olmasına rağmen özel izinle İtalya milli takımına seçilerek o formayla ter dökmüştür. San Marino resmen tanındıktan sonra ise 30’lu yaşlarını çoktan geçmiş olmasına rağmen. Milli takım formasıyla mücadele etmiş, daha sonra da teknik direktörlük koltuğuna geçmiştir. San Marino’da futbol oynamaya başlayan her genç oyuncunun en önemli idolüdür Bonini...
San Marino futbol federasyonunun önündeki ilk hedeflerinden biri ismiyle birlikte anılan ulusal takım kimliğinden sıyrılıp, kulüp seviyesindeki takımlarına dikkat çekebilmek. Kulüp bazlı yetiştirilen oyuncuların ülke futbolunu ileriye götüreceğinden çok eminler. Bunun için kulüp takımlarına ciddi teşvik ve vergi indirimleri yapmışlar. Kulüpler de sponsorlar yardımıyla transfer yoluna gidiyorlar.


Şampiyonlar Ligi ve UEFA kupası öne elemelerinde boy göstermeye de başladılar. Henüz tur atlayamamış olsalar da özellikle S.S Murata isimli takımları bu alanda en çok tecrübe kazanan kulüp. Çünkü takıma eski Breziyalı yıldız 43 yaşındaki Aldair’i transfer ettiler, ama teknik direktör olarak değil, futbolcu olarak! Yakın zamanda da Romario’nun peşine düşmüşlerdi ancak asıl bombayı eski Dünya Şampiyonu Formula pilotu Michael Schumacher’e futbolculuk teklif ettiklerinde patlattılar. Murata kulübü bu yolla adından söz ettirerek sponsor bulma sürecini hızlandırdı ve Aldair, Romario gibi futbolcuların geniş tecrübelerini kullanmak istedi. Bunun sonuçlarını önümüzdeki dönemlerde nasıl alırlar bilinmez ama San Marino futbol federasyonu bu uygulamalardan umutlu.

Aslında kulüp bazındaki en önemli takımları San Marino Calcio İtalya Serie C-2 liginde mücadele ediyor. Ülkenin milli takım da dahil en eski futbol oluşumu olan kulüp San Marino liginin tamamen amatör kabul edilmesinden sebeple 1988 yılından beri İtalyan liginde yer alıyor ve San Marino’nun tek profesyonel kulübü olarak biliniyor. Federasyon yetkilileri ülkenin futbol geleceğini de bu temele oturtmuş, yani sürekli olarak bahsettiğimiz potansiyelsizliği aşmak için içinde bulundukları toprakları yani İtalya’yı kullanmaya karar vermişler.


Ülkenin çeşitli bölgelerinde kendi çaplarında oluşturdukları scouting sistemi ile İtalyan devlerinin tenezzül etmediği daha az yetenekli gençlere yönelerek onları San Marino Calcio alt yapısına kazandırmayı oradan da yeni kurulan under 21 milli takımının yollarını açmayı planlıyorlar. Federasyon basın sözcüsü Elisa Felici bu konuda yaptığı açıklamada, “amacımız tabii ki İtalya olmak değil, ilk hedefimiz biraz üzerimizdeki takımlar ile başedebilmek. Bunun içinde İtalya’da bulacağımız genç isimlerle bağlantıya geçiyoruz ve onları 21 yaş altı milli takımımız için teşvik ediyoruz. Bu konu da İtalya futbol federasyonundan da destek alıyoruz” diyor.

Bu sitemin başarılı olma olasılığı çok yüksek, çünkü San Marino henüz başlangıç aşamasında olduğu futboldaki potansiyel sorununu Dünya’nın en büyük futbol ülkelerinden birinden insan gücü temin ederek gidermeye çalışıyor. Sonuç olarak San Marinolular’ın göründüklerinden çok daha bilimsel çalıştıkları aşikar. Üzerlerinde büyük beklentilerin getirdiği baskı da olmadığı için bu konuda zamana yayılarak çalışabiliyorlar.


80’li yılların San Marinosu olan Türk Milli takımının üzerindeki inanılmaz baskıya rağmen gösterdiği gelişimi San Marino’nun daha kolay şartlarda yapması çok olasıdır. İlk kornerlerini bize attılar diyerek kendimizi küçümsediğimiz, gerçekte ilk kornerleri olmasa da, ilk gollerini ve uluslararası alanda ilk puanını bizden alan San Marino’nun bizim henüz nail olamadığımız bir de İngiltere golü var, hemde 8.3 saniyede atılıp Dünya Kupası elemelerinin en hızlı golü rekoru kırılarak.


San Marino bir üst kademeye nasıl ve ne zaman geçer orası meçhul, ancak gerçek olan bir şey var, o da: 10 yıl sonra, kalesinde semt kasabı, forvetinde mahalle manavı olmayacağıdır. Çünkü onlar, geleceğin alt yapısını ve profesyonel futbolcularını çoktan yetiştirmeye başladılar. İtalyanlar’a neden benzemedikleri sorusuna verdikleri teknik cevapların sonunda üzerine basarak söyledikleri gibi orası “Serenissima Repubblica di San Marino” yani çok huzurlu San Marino Cumhuriyeti, orda futbolun sadece futbol olan yanını bulabilirsiniz, gerisi için ülkeden dışarı çıkmanız gerekecektir…"


Bu yazıyı geçtiğimiz aylarda bir gazete için yazmıştım. Güzel bir araştırma oldu. Hatta üniversite tezim, lütfen yardım edin geyiğiyle San Marino Futbol Federasyonuna bir dizi soru maili atmıştım, saolsunlar yanıtladılar ve bu yazıdaki bir çok detay onların cevapları sayesinde gün yüzüne çıktı.


Şimdi bu yazıyı tekrar buraya koymamın farklı bir sebebi var. San Marino'yu bir sembol olarak kabul edelim. Az gelişmişliğin(futbol için konuşuyoruz) sembolü olarak. Ancak bu az gelişmişlikle kaderci yaklaşımlar yerine yukarıda anlattığım gibi inanılmaz çözüm yollarıyla mücadele yolunu bulmuşlar, çok da doğru yoldalar.


Ya biz ne yapıyoruz? Binbir sıkıntıyla çıtasını yukarılara taşıdığımız futbolumuz için planlarımız neler? Bu çıtayı daha yukarı taşımak, ya da hadi geçtim, mevcut durumunu korumak amacıyla federasyonun öngördüğü önlemleri merak ediyorum. Çok açık söyleyeceğim, rezilce geçen transfer döneminin bu sığlığı içinde futbolumuzu yönetenler futbol refahımız için ne düşünüyorlar?

Sesimi nasıl duyururum bilmiyorum ama San Marino Futbol Federasyonu'nun tenezzül edip yolladığı cevapların bir benzerini ben Futbol Federasyonundan talep ediyorum ve Federasyon başkanımıza-Milli Takımlar teknik direktörümüze soruyorum; Türk futbolunun geleceği için "en basit" anlamdaki planlarınız nelerdir? Örneğin;


*2000'lerin başındaki jenerasyonun kaybıyla oluşan Milli Takım sıkıntısı için ne öngörülüyor?


*Takımda Brezilyalı orta saha yerine, yerli bir ismin yıldız kıvamına gelmesi için teknik anlamda nasıl bir çalışma yapılıyor? Genelleştirmem gerekirse, eksik olan yönlerimiz için mesela, yıllardır çıkartamadığımız sol bek için Milli Takım hocası-hocaları, kulüp takımlarıyla koordineli çalışıyorlar mı? Kulüp takımlarından böyle bir talepleri var mı?



*Gurbetçi futbolcularla ilgili Milli Takımlar hocasının bazı çalışmaları olduğunu biliyoruz, ancak daha detaylı, örneğin sadece onları izleyecek, hatta haftalık takip edecek bir sistem mevcut mu?


Yukarıda sorduğum 3 soruyu sadece derdimin ne olduğunu anlatabilmek adına örnek olarak verdim. Mutlaka ki bazı girişimler, programlar, hedefler vardır ama dediğim gibi istediğim ve arzuladığım bunları bilebilmek.



San Marino Federasyonu 5 soruya verdiği cevapla zihnimizde bir model canlandırıyorsa, bizim federasyonumuz da yapabilir... Bir kaç yıl sonra San Marino gelip bizi evimizde yenerse şaşırıp şaşırmamam gerektiğini de bu cevaplardan çıkaracağım. Çünkü birileri birşeyler yapıyor...

1 yorum:

  1. San Marino'ya saygılar sunar Selva'ya selam ederiz! Bu arada buyrun İngiltere'ye atılan gol.

    http://www.youtube.com/watch?v=SGdQvqbIexk

    YanıtlaSil