22 Mayıs 2009 Cuma

Beşiktaş Şampiyon ama...

Play off finalinde İzmir Büyük Şehir Belediyesini 3-1 mağlup eden Beşiktaş 2008-2009 Henbol Süper Ligini şampiyon bitirdi. İki takım normal sezonu da puan puana tamamlamıştı...
Bu sezon Beşiktaş'ın hentbol şubesi açısından altın yılı sanırım. Challenge Kupası'nda oynanan yarı finalden sonra zor şartlara rağmen elde edilen bu şampiyonluk tüm Beşiktaşlı oyuncuların akıttıkları terin meyvesidir. Hepsini tek tek tebrik etmek lazım.

Zor şartlara rağmen dedim, çünkü çok değil 3.5-4 ay önce bu takım oyuncuları, antrenörleri, malzemecileri vs.. hiç bir şekilde ödeme alamıyorlardı. Mart ayında 10 aylık birikmiş borçlardan sebep bazı faaliyetler durma noktasına gelmişken başkanın güç bela ayırdığı bütçe ile yola devam edebildiler. Hatta bu dönemde gazetecilik yaptığını sanan aklı evvellerin komik haberlerine bile konu oldular. Fakat sonunda, Amerikan basketbol filmlerindeki klasik zor şartlara rağmen şampiyon olmayı beceren kolej takımları misali şampiyon oldu Beşiktaş. Ancak bu başarının devamlılığı için irdelenmesi gereken çok ciddi konular var.


Amatör Şube Gerçeği

Hiç unutmuyorum bundan bir kaç ay önceydi. Başkan Yıldırım Demirören telegol programına konuk olmuştu. Emeklerine sonsuz saygı duysam da o programa ve yapımcısı arkadaşa hiç ısınamadım. O yüzden başkanı orada görmek biraz hayal kırıklığı olmuştu. Herneyse konumuz bu değil.

Programda konu transferler falan derken Beşiktaş ve bütçesine geldi. Demirören'e göre futbol takımının gelir gider tablosunda sıkıntı yok. Beklentileri gayet güzel karşılıyor. Fakaaat diye bir virgül koyuyor ve ekliyor; "Amatör şubeler belimiz büküyor! Yıllık 10-12 milyon dolarlık bir mali külfetleri var bize" diyor. "Eğer bu olmasa futbol takımı gereken karlılığı bize yaratıyor ama ordan aldığımızı oraya harcıyoruz". Burada eklemek istediğim bir şey var ki gerçekten önemli; Başkan bunları söylerken asla ve asla amatör şubelerin varlığından rahatsız oluyormuş tarzında değil, sadece böyle bir gerçek var ve biz bunu kabulleniyoruz modunda konuşuyordu. Yani onların varlığından değil, durumlarından mutsuz.
Fakat yine de bu noktada eleştirimizi getirelim. Siz eğer kongrede Beşiktaş Jimnastik Kulübü başkalığına aday olduysanız ve o titri aldıysanız herhangi bir platformda o armanın taşındığı formaları asla ayıramazssınız. Sizin nazarınızda futbol takımı ne ise briç takımı da o olmalıdır. Yoksa ben sadece futbolu yönetmeye adayım diyip öyle bir ayrılcalık isterdiniz kongreden. Üyeler de buna olur verirlerse o zaman çıkıp gerine gerine benim futbol takımım şu kadar lira karda derdiniz. Tabii bu işin hayal boyutu.

Doğru olan Beşiktaş başkanının kulübünü bir bütün olarak ele almasıdır. Eğer amatör branşların maddi sıkıntıları kulüp karlılığını etkiliyorsa o zaman onları karlı hale getirmenin, en azından kendi yağlarıyla kavrulmalarının yolunu bulmak zaten sizin göreviniz sanırım, yanılıyor muyum?

Peki Beşiktaş amatör branşların neden paraya çeviremiyor? Anladığım kadarıyla öncelikli bir sponsor sorunu var kulüpte. Aslında ben sponsorluğu geçtim, Avrupa yarı finalisti, Türkiye Ligi şampiyonu hentbol takımının neden sürekli bir göğüs reklamı yok? Bir çok maçta boş formayla oynarlarken bazı maçlarda Cola Turka reklamını görüyoruz. Voleybolda durum hiç farklı değil. Hadi erkek takımı 2. ligden yeni çıkıyor da bayan takımının neden durumu vahim?

Bakın 2004-05 ve 2005-06 sezonlarında Beşiktaş bayan voleybol takımı, Güneş Sigorta ve Eczacıbaşı gibi takımların hemen ardından geliyordu. Ancak bu tarihte Fenerbahçe'nin Acıbadem Sağlık Grubu ile imzaladığı ana sponsorluk anlaşmasından sonra ezeli rakibine yerini kaptırdığı gibi çok da gerilerde kaldı. Fenerbahçe nihayetinde bu yıl müessese takımlarını geçip şampiyon oldu. M. Ali Aydınlar gibi iyi bir Fenerbahçeli bu misyonu üstlendi ve belki kendi grubunun da hiç kolay yapamayacağı bir reklama dönüştürüverdi sponsor desteğini.

Peki, Beşiktaş'ın böyle bir gücü yok mu? Doğrusunu soralım; Beşiktaş voleybol takımına adını vererek finanse edecek bir şirket bulmak çok mu zor? Yoksa bu Demirören yönetiminin pazarlama zaafı mı? Bence ikincisidir. Yıldırım Demirören'e sormak lazım bir zamanlar Milangaz olarak voleybolun içinde değil miydiniz? Peki bu takımların en azından kendi masraflarını çıkartıp o çok üzüldüğünüz futbol gelirlerine darbe vurmalarını engelleseniz?
Bir başka örnek tekerlekli sandalye basketbol takımından olsun, 2005 yılına kadar olan İzmir Büyükşehir Belediyesi dominasyonunu yıkan ilk kulüp takımı olarak iki yıl üst üste şampiyon olduktan sonra Galatasaray'ın kurulup İzmir takımının neredeyse tüm oyuncularını bünyesine katmasıyla bir anda geri planda kalan takım olmuştur. Ezeli rakip Galatasaray iki yıllık mazisiyle 2009 yılını Dünya Şampiyonu olarak kapatırken, 7 yıllık Beşiktaş takımı onları izliyor. Sebep? Yetersiz transfer ve sponsorsuzluk...
Erkek basketbol takımı ile ilgili meydana gelen Ülker hadisesini, elimde kesin bilgiler olmadığı için yazamıyorum fakat eğer söylenilenler doğru ise, Ülkerspor'un birleşeceği takım Beşiktaş idi. O fırsat da kaçmış...
Sonuç olarak futbol takımının elde ettiği kazançların amatör şubeler tarafından hortumlanmasından en son muzdarip olacak kişinin Yıldırım Demirören olması gerekir. Geçen günlerde Fenerbahçe başkanı Aziz Yıldırım'ın adaylığını açıkladığı toplantıdaki bilançolarına gözüm çarptı. Amatör şube gelirleri diye bir bölüm var, yani Beşiktaş'ta amatör şubeler gider kalemiyken Fenerbahçe'de gelir ksımında duruyorular! Hem de genel bütçenin %24'ü gibi dev bir oranla.

Yıldırım Demirören sanırım yolun gerçekten başında. Futbol takımının başarısı odaklı bir anlayışı ancak şampiyonluklar geldikten sonra değiştirmeye başlayacak. Açıkçası bu konuda çok haksızsın diyemiyorum ama amatör branşlara futbol ile birlikte sahip çıkan ilk başkan olma fırsatını kaçırdı. Beşiktaş bu konuda maalesef geride.

1 yorum:

  1. Kesinlikle katılıyorum. Geçmiş senelere de baktığımızda gerek basketbol takımımız olsun gerekse diğer branşlardaki takımlarımız olsun zaferleriyle yüzümüzü güldürmelerine rağmen sürekli ödeneklerini alamamaları ile gündemdeydiler. Beşiktaş demek sadece futbol demek değil. Bu bilincin yerleşmesi lazım ve bunda yönetime çok önemli bir rol düşüyor.

    YanıtlaSil