"Hava güzel, İzmir, özellikle de Kordon hepsinden güzel" diye başlamak istiyorum. Öncesiyle, sonrasıyla yaşattıklarıyla 2006'daki finalden daha güzel olacağı hiç aklıma gelmemişti açıkçası...
Muhtemelen uçakla gelip şehire en erken intikal edenlerdendik biz. Saat 10.40 gibi İzmir'de 11.00 gibi de Kordon'daydık. Saatin erken olmasından mütevellit iki takım taraftarları da ortak mekanlar kullanıyorlardı, alkol tüketimi ise çoktan başlamıştı. Havanın müthiş sıcaklığı soğuk bira tahriki oluşturduğundan "bu saatte içilmez ya" yalanlarına kendimiz de inanmayıp başladık alkol mesaisine. Bu arada, Erman Toroğlu da gözümün iliştiği bir mekanın bir yanında hiç de öle gözlerden ırak olmayan bir şekilde yudumluyordu bişeyler. Hocam çok cesursunuz dedik, "neden?" diye cevap verdi. Alkol sabahtan alınmaya başlanmamalı işte...
İlerleyen saatler taraftarların mekan farklılıklarını su yüzüne çıkartırken, Fenerbahçeliler'in 2006'ya nazaran sayıca daha üstün olduğu da gözüme çarptı, ancak Beşiktaşlılar klasik bir toparlanma ile Kordon'un bir bölümünü semt pazarına çevirmeyi başardılar. Güzel giden günün bir bölümünde sıcak çatışmaya namzet 1-2 durum olduysa da ortaya çok büyük bir olay çıkmadı... Genel itibarıyla iki takım taraftarları içiçeydi.
Bu arada Fenerbahçe formalı bir İngiliz arkadaşı yakaladık. West Ham taraftarıymış ama burada yaşıyor ve deplasmanlara gelebilecek kadar Fenerbahçeli. Biraz Millwall-West Ham geyiği çevirirken, İngilizler'in bu rekabet konusunda son derece hassas olduğunu da anlamış oldum. Zira elemanın suratına her Millll-Walllll diye bağırdığımızda son derece ciddi bir yüz ifadesi ile "bakın gerçekten düşman olacağız" diyordu, öptük yolladık. Alkolün etkisi ilerleyen saatlerde öptüğüm insan sayısını artırdı sanırım.
Maç hakkında yazacak fazla birşey yok sanırım. Beşiktaş hakederek rahat bir galibiyet aldı. Sezon başından beri Aragones'i eleştirenlere kızıyordum, sonuçta elindekiyle en iyi yapmaya çalıştığını düşünüyordum. Fakat bu maçta eleştirinin en babasını haketti. Benim bildiğim, çok ciddi başka bir hedefi olan takımlar, amaçsız çıktıkları maçlarda yedek oyuncu oynatırlar. Fenerbahçe'nin bu sezon alabileceği tek kupa olan Türkiye Kupası için takımın bütün imkanlarını seferber etmesi en normali olacaktı. Fakat sayın Aragones kendisini tüm eleştirenleri haklı çıkartan şok bir kararla kaleyi ikinci kaleci olan Volkan Babacan'a verdi. Volkan da iki golü maalesef hatalı şekilde yedi. Maçta tarihi bir fark olmaması muhtemelen kendisinin şansıdır. Bu saatten sonra Anti-Aragonesci kimsenin ağzını kapatmak mümkün değil. Fenerbahçe şimdiden yeni hocasını bulmalı...
Bu yıl her haliyle güzel bir kupa günü yaşadık. Kupa finali her sene İzmir'de olsun bence. Çünkü gerçekten o mevsimde müthiş güzel bir ortam oluyor.
Bende bu konu hakkında yazmaycaksın sanmıştım. Kupayı Fener'i eze eze yenmek çok keyifliydi doğrusu. Gözümüz gibi baktığımız Kordonumuzu ertesi gün çer çöp içinde görmek ise bir o kadar acı verici...
YanıtlaSilVallahi git gel maç derken epey yorulduk ancak yazabildim... Kordon'un kirliliğine üzüldüm ama doğal bir sonuç. Barların misafirperverliği(!)de harikaydı ama.
YanıtlaSil