24 Nisan 2009 Cuma

Mabedler; Stadio San Paolo

Küçüklüğümden beri her futbol maçı için televizyon başına oturduğumda gözüm hep maçın yapıldığı stadın kıyısına köşesine takılırdı. Çok az nail olabildiğimiz yurtdışı maç yayınlarında tribünlerin gözükebildiği kamera açıları en makbulüydü benim için. Bu konu da aklımdan hiç çıkmayan 1992 yılındaki Göteborg-Beşiktaş maçındaki Ullevi ve 1989 Galatasaray-Monaco maçındaki Mungersdorfer statları milat sayılabilir şahsım adına. Uzun zaman statlarla haşır neşir olmak kesmemiş olacak ki 14-15 yaşında fellik fellik stadyum maketleri arıyordum, ilk sorduğum mahalle kırtasiyecisinin surat ifadesinin unutmam mümkün değil.
Memleket sınırlarında böyle bir şey bulamaycağımı anlayınca maket sevdamdan vazgeçtim. Merakım bu denli derin olunca farkında olmadan da ciddi bir stadyum databankına sahip olmuşum kendi kendime. E madem blog yazıyorum hem değişiklik olsun, hem de statlarımı paylaşiym dedim, bundan böyle aralıklı olarak futbolun mabetlerindeyiz...

Madem ilk stat yazısı o zaman anlamlı olsun istedim, hem benim, hem Arjantin hem de bücür için. Stadio San Paolo aslında öyküsü herkes tarafından bilinen bir stat, Napoli şehirine ait ve şehrin takımı S.S.C Napoli'ye ev sahipliği yapan İtalya'nın üçüncü büyük stadı. Kapasitesi 72.000 iken düzenlemelerle 60.000'e düşürülmüş(bu stat kapasitesinin düşürülme olayına da çok uyuzum). Malumunuz Napoli İtalya'nın üvey evladı iken Diego isimli bücürün arz-ı endamıyla bir anda kuzeyin korkulu rüyası haline geldi. İki Scudetto üzerine de kaymak misali bir Uefa kupası patlattılar zamanın ezik güneylileri. Napoli taraftarının ününü bilen bilir, takımlarına olan bağlılıklarını da... Yıllarca horlanıp itilmekten sebep tilt oldukları kuzey takımlarını alt etmelerini sağlayan mucize Arjantinli'ye tanrı muamelesi yapmakta gecikmediler.

Kolları stadın ismini değiştirmek amacıyla sıvadılar. San Paolo stadını Diego Armando Maradona stadı yapacaklardı. Çok da uğraştılar ama İtalya kanunlarına göre bir yapıya bir şahısın ismini verebilmek için o şahısın en az 10 yıl önce ölmüş olması gerekiyordu. Direkten dönen isim değişikliği hamlesi uyuz etti Napolitenleri.

Zaman döndü dolaştı Dünya Kupası zamanı oldu. İtalya 90 için ülkeyi ziyaret eden Milli Takımlar içinde Arjantin'in de olması Napoliler hariç İtalyanları sevindirmedi. Zira 3 yıldır Serie A'yı kendilerine dar eden El Diego yeniden ayak basmıştı çizmeye hem de bu defa Milli Forma ile...

Gittiği her statta ıslıklandı Arjantin, taa ki futbolun adaleti lehlerine tecelli edene kadar. Program diyordu ki yarı final Arjantin ve İtalya arasında San Paolo stadında Napoli'de oynanacak. Bir anda tüm gözler bu maça ve derin anlamının doğuracağı sonuçları görmek için güneye döndü.
Maç günü Napoli'de binlerce seyirci kahramanlarıyla ülkelerinin çarpışmasını izlemek için San Paolo'yu doldurdu, maçtan önce ise Mardona "Napoli beni sever" diyerek mesajını yollamıştı taraftarlara. O gün Arjantin Milli takımı ve marşı ilk defa ıslıklanmadı ve Arjantin penaltı vuruşları sonunda İtalya'yı finalin dışına itti. San Paolo stadı bu sonuca üzülmedi, hatta sevindi bile denilebilir. Maradona'nın mutluluğu Napoli'nin mutluluğuydu çünkü.

1959 yılında yapılan Stadio San Paolo'nun can alıcı öyküsü böyle... Onlarca büyük mücadeleye sahne olan ve Napoliler'e göre ikinci evleri olan stadın adı halen "Estadio Diego Armando Maradona"

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder