11 Nisan 2009 Cumartesi

Rodrigo Tello gerçeği!

Rodrigo Alvaro Tello Valenzuela... Beşiktaş'ın son iki sezondaki en önemli ismi desek çok da garip bir ifadede bulunmamış oluruz sanırım. İlginç transfer hikayesini Lisbon'da görüşmeleri sürdürüp işi bitiren yönetici Mario Berk'in ağzından bizzat dinlemiştim. Tello memleket sınırlarına intikal etmek için çok düşünmüş, çok diretmiş zira Türkiye'yi develerle gezilen, çöl kaplı arap devleti zannediyormuş! Duyunca ben de inanamadım ama gerçek, Avrupa'dan kendimize bakış açımız hakkında ufak bir fikir olsun bu da bize. Tello'ya inat biz Şili'yi iyi tanıyoruz, Zamorano sağolsun.

Dönelim konumuza, Tello'nun ilk transfer edildiği dönem hatırlanacaktır, sezon bitimiyle birlikte çok ani olmuştu. Sporting taraftarları bile bizle beraber öğrenip kulübü protesto yağmuruna tutmuşlardı, en istikrarlı oyuncularının kaybedilmesinden ötürü. Tabii biz bunun Beşiktaş'ın ender gelişen "düzgün"transfer ataklarından biri olduğunu sonradan anladık...

Gelmeye çalıştığım konu aslında Tello'nun saha içi misyonu ve bugüne kadar yaptıklarıyla ilgili biraz analiz.
Öncelikle Beşiktaş Tello'yu transfer ederken işin adını koyarak "sol açık" transfer ettik dedi. O günden beri de sanki klişeymiş gibi öyle kaldı aklımızda. Tello'yu iki sezondur her maçında canlı izleyen birisi olarak diyebilirim ki Beşiktaş'da oynadığı müddetçe sol açık misyonunun çok ilerisinde bir rol üstleniyor. Özellikle geçtiğimiz sezon henüz kanat oyuncusu başlığını atmamışken üzerinden, Delgado'nun ileri uca yaklaştığı her pozisyonda gizliden gizliye kademesine girip, orta saha oyuncusu oluveriyordu. Bu ekranlardan görünmediği için şahidi de azdır ama gerçektir. Zaten Mustafa Denizli Tello'nun bu özelliği keşfetmiş olacak ki orta sahada direk denediği maçlar oldu onu. Orta saha konusuna tekarar döneceğim fakat bir Sol bek konusu var ki esas üzerinde düşünülmesi gerekenlerin en başında geliyor bence.

Ertuğrul Sağlam bu sezon başında Tello'ya o bölgede görev verdi hatırlanacaktır, toplam 3 maç oynadı, ikisinde Aydın Karabulut birinde Serdar Özkan oynadı önünde... Zaten asıl problem burda. Tello'nun önündeki adamlar zayıf olunca arkaya çok top geliyor ve bırakın ileri çıkıp bindirme yapmayı kendi bölgesinde dahi kaçan adamlardan sebep hareket kabiliyeti kısıtlanıyordu Tello'nun. Sol bekte başaralı olamadığına kanaat getirilip, Sericler'den, Aydınlar'dan vazgeçilip tekrar İbrahim Üzülmez bekli, Tello açıklı bir sol kanat oluşturuldu.

Şunu söylemek istiyorum, Tello sol bekte bal gibi oynar! Sporting Lizbon'da 1 sezon boyunca oynadı çünkü, hem de gayet başarılı bir şekilde, fakat hemen önünde oynayan partneri, ne Aydın Karabulut gibi deneyimsiz ne de Serdar Özkan gibi aslen"sol kanat" olmayan bir sol kanat oyuncusuydu, kimdi? Sıkı durun: Manchester United ve Portekiz milli takımının yıldızı Nani! Doğal olarak önünde Nani ile oynayan bir sol bekin yaşadığı sıkıntı rekoltesi düşüktür... (sol bek için söylüyorum)Tello'nun Sporting'de başarılı Beşiktaş'ta başarısız olmasının sebebi de budur. Zaten Lizbon'da oynadığı maçların hemen tümünde Nani güdümlü oynamış, Nani orta sahaya geçtiğinde o sol açık olmuş, sol açığa geçtiğinde de sol bek...

Şimdi Beşiktaş'ın Nani'si yok ama İbrahim Üzülmez'i var! Tamam son 4-5 maçtır form tuttu, çalışıyor çabalıyor vs. amaa... Artık onsuz bir Beşiktaş sol kanadı düşünülmelidir. Sol bek ya da sol açık ama mutlaka bir destek kuvvet gerekli Tello için. Bu sezon ikinci yarıdaki misyonuna bakıldığında hücum odaklı bir sol bek önümüzdeki yıl Beşiktaş sol kanadını muhtemelen ligin en tehlikelisi haline getirir, yeni gelecek sol bekin hücumlara yaptığı bindirmeler esnasında Tello'nun orta alana geleceğini düşünmek bile heyecan verici Beşiktaş hücumlarının habercisidir...

Umarım gelecek sezon için gerekli tespitler yapılıp şimdiden efsane yabancılar arasına girmeye aday Tello'nun verimi artırılır...

1 yorum: